Bir ekonomide mal ve hizmet fiyatları genel seviyesindeki (FGS) değişimin, artış yönünde olması durumu enflasyon olarak adlandırılır. Mal ve hizmet fiyatlarını piyasa içi dinamikler olan mal ve hizmet üretim ve tüketimi belirlemektedir. Diğer bir deyişle söz konusu olan ürünün üretilen ve talep edilen miktarı, ürünün piyasa fiyatını belirlemektedir.
Üretilen ürünün üretimi, tüketimi aştığı zaman ürünün birim fiyatı düşmekte tam tersi durumda ise artmaktadır. Fiyatlar genel seviyesindeki artış, enflasyon, piyasanın dengesizlikte denge halidir. Özellikle tarım ve tarım ürünlerinde dengesizliğin denge durumu yaygın olup bu durum sektörün yapısal özelliğinden kaynaklanır. Diğer bir deyişle tarım sektöründe, bu dengesizlik hali, talepteki değişime arzın cevabının gecikmeli olmasından kaynaklanır. Sanayi ve hizmet sektöründe bu durum geçici olup etki ve tepki anlıktır.
Ulusal ve uluslararası piyasalar arasında gıda fiyatları farklılık göstermekte olup fiyatların senkronize olması olası değildir. Örneğin gelişmiş ekonomilerde gıda fiyatları son üç yılın en düşük seviyedeyken Türkiye Ekonomisinde gıda fiyatları artış yönündedir. Ulusal fiyatların uluslararası gıda fiyatlardan artış yönünde ayrışmasının FGS üzerinde oluşturacağı artış yönündeki baskıyı hafifletmede ve/veya gidermede izlenen ithalat politikası gıda fiyatlarındaki artışı dönemsel olarak önlemekte ancak bir sonraki dönemde fiyat artışı daha şiddetli olmaktadır.Diğer bir deyişle tarımda ithalat bir çözüm değildir.
2015 yılı dünya gıda fiyatları son üç yılın en düşük düzeyindedir.Ancak dünya gıda fiyatları artış trendinde olduğu dönemleri piyasalar yaşamış ve yaşamaktadır. Diğer bir deyişle Dünya gıda fiyatlarındaki artış nedenlerinin başında hem izlenmekte olan tarım politikalarının enflasyon üzerindeki etkileri hem de tarım politikalarından bağımsız olarak küresel ısınmanın bir sonucu kötü hasat beklentisi gelmektedir.Özellikle Hindistan, Çin ve Pakistan gibi ülkelerde gıda maddeleri talebindeki artış ve hasadın düşük olacağı ve de stokların azaltacağından gıda maddelerinin fiyatındaki artışı hızlandırmaktadır. Diğer taraftan alternatif enerji arayışları sonucunda biyoenerjinin ön plana çıkması ile hububat fiyatlarındaki artış hızlanmaktadır. Bunun yanı sıra, gelecekte tahıl ürünleri fiyatlarında olması olası fiyat artışı beklentisinin yüksekliği spekülatif hareketlere ivme vererek fiyatları artırmaktadır. Ayrıca, hububat fiyatlarındaki artış Hazır ve Dondurulmuş Gıda Sektöründe fiyat artışına yol açmaktadır. Hazır ve dondurulmuş gıda sektöründeki fiyat artışı sektörün gelişimini olumsuz etkilemektedir. Bütün bunların dışında, Orta Doğu Hazar Bölgesinden Kuzey Afrika’ya kadar uzanan coğrafyada bulunan yirmi yedi ülkede baş gösteren halk hareketleri, özellikle Arap Baharı, savaş ekonomisine, savaş sanayine ivme verip başta Amerika olmak üzere İran, Rusya, Çin ve Türkiye’ye doğru genişlemekte olup gıda fiyatları üzerinde artırıcı baskı oluşturmaktadır. Ve küresel para ve finans piyasalarında gerçekleşen sistemik krizler dünya gıda ve hububat fiyatlarının artmasına ve/veya artacağı beklentisinin yerleşmesine yol açmaktadır.
Türkiye Ekonomisinde fiyatlar genel seviyesindeki(FGS) artış nedenlerinin başında gıda fiyatlarındaki artış, izlenmekte olan para politikalarının kur ve kambiyo etkisi yanı sıra enerji fiyatlarındaki artış ve siyasi faktörler gelmektedir.
Türkiye Ekonomisinde gıda fiyatlarındaki değişime baktığımızda ,TÜİK verilerine göre gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyat artışı mart ayında 0.42 artarak yıllık 14.12 iken mayıs ayında fiyatlar 2.68 düşerek yıllık artış 13.25 olmuştur.Ve fiyat düşüşü Haziranda da devam ederek aylık 2.79, yıllık 12.97 olmuştur. Diğer bir deyişle fiyat artışı azalarak devam etmektedir. Ancak bu azalış geçici olup tarla ürününün çıkmasıyla ilintili olup kalıcı değildir. Sadece enflasyonun soluklanmasını sağlamıştır.
Gıdanın tüketim endeksinde payının yüksek olması ve gelişmekte olan ülkelerde orta gelir düzeyinde kişilerin gelirlerinin tamamına yakın kısmını gıda harcamalarına ayırması nedeniyle gıda fiyat artışı enflasyon üzerinde baskı oluşturmakta aksi durumda da enflasyon düşüş seyrine girmektedir. Gelişmiş ülkelerde benzer durumun etkisi şiddetli olmamaktadır.
Türkiye ekonomisine baktığımızda hem Türk insanın gelir düzeyinin, asgari ücret ve fert başına düşen gelir(FBDY)bağlamında, düşük olması hem de toplam tüketim harcamaları içinde gıdanın payının yüksek oluşu nedeniyle gıda fiyatlarındaki artış(azalış) enflasyon üzerinde artış(azalış) yönünde etki yapmaktadır.
Grafik1:Gıda Enflasyonu,
Kaynak:TÜİK
Grafik 1 ve 2’ye göre durumu değerlendirirsek, yıllık gıda fiyatlarındaki artış % 13 dolaylarında olup Fiyatlar genel seviyesi üzerinde baskı oluşturmaktadır. Ancak, Mayıs ayı itabıyla gıda fiyatları son üç yılın en keskin düşüşü yaşanmasına rağmen etkisi azalan oranda artış olmuştur.Diğer bir deyişle, mayıs ayında fiyatlar genel seviyesindeki artışın tek sorumlusu gıda fiyatlarındaki artış olmayıp kur etkisi gibi diğer faktörlerin doğrudan etkisi yanı sıra gıda fiyatlarında olduğu gibi dolaylı etkisi olmaktadır. Benzer durum Haziran ayı gıda fiyatlarında azalış olmasına rağmen enflasyon yıl sonu hedefi tutturamayacağı gibi enflasyondaki bu kısa soluklanma öncelikle tarla ürünün çıkmasından kaynaklanmakta olup üretici fiyat endeksinde , H ve I endeksinde fiyatlar % 25 artış göstermiş olup bu artış devam edecek gibidir.
Gıda fiyatların enflasyon üzerinde etkisi olmakla beraber tek etkenmiş gibi sunulmaktadır. Aslında gıda fiyat artışı enflasyonun günah keçisi, sorumlusu , olmayıp diğer faktörler gerek TCMB Başkanı sayın Başçı gerekse ekonomiden sorumlu bakanlar tarafından göz ardı edilmektedir. Diğer bir deyişle enflasyonda önümüzdeki aylarda da sürecek olan bu soluklanma Eylül itibarıyla tekrar artış trendine girecektir.
Sel ,fırtına, don gibi olağan üstü hava koşullarının her an var olabileceği varsayımı altında tarla üretimi her zaman beklenen hasadın alınamayacağı durumunda enflasyondaki artış daha da şiddetli olabileceği unutulmamalıdır. Bütün bu olası durumları ışığında belirlenecek tarım politikasından hem tüketici hem üretici nihayetinde de ekonomi kazançlı çıkacaktır.
Grafik2: Yıllık TÜFE ve Gıda Enflasyon
Kaynak:TÜİK
Fiyatlar genel seviyesindeki artışı minimize etmek için doğrudan etkileri göz ardı edip dolaylı etkileri gidermek için seçilen politikalar ne fiyatlar genel düzeyini aşağı çeker ne de gıda fiyatlarını. Tam tersi gıda fiyatlarında sektör dengesinin bozulmasına dengesizliğin denge hali olmasına yol açar.Türk tarımında sıklıkla yaşanan budur.
Dünya gıda fiyatları son üç yılın en düşük seviyesinde iken neden Türkiye’de gıda fiyatları artış trendinde sorusunun cevabı Türk tarım politikalarında aranmalıdır.Tarımda ürün arzında istikrar sağlayıcı politikalar oluşturulmadıkça gıda maddelerinde fiyatlar aşağı ve yukarı yönlü hareketler sıklıkla yaşanacak olup Türk gıda ürün üreticisi için gelir kaybı tüketicisi için yüksek fiyat ekonomi için enflasyon demektir. Ne üretici ne de tüketici kazanıyorsa ekonomi kaybediyor demektir. Ve sektörün sağlıklı işleyebilmesi için üretim planlaması yapılmalı. Olması gereken arz fazlası tespit edilmeli ve daha fazla olması olası üretim fazlasını elimine edecek yapısal ve sosyal politikalar oluşturmalı. Aksi takdirde sektör hem gelir hem de kaynak kaybına uğrar.